Güneş & Ay Yoga Okulu Güneş & Ay Yoga Okulu
Menu
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
    • Güneş & Ay Yoga Okulu
    • Guru Parampara
    • Eğitmenlerimiz
    • Yoga Nedir?
      • Yoga Nedir?
      • Yoga Türleri
      • Yoga’nın 5 Adımı
      • Güneş’e Selam (Sūrya Namaskaraṁ)
      • 12 Temel Poz
      +
    +
  • Kurslar
    • Ne Öğretiyoruz?
    • Hatha Yoga Kursları
    • Meditasyon Kursları
    • Yoga Felsefesi Kursları
    • Anatomi Kursları
    • Çocuk Yogası Kursları
    +
  • Uzmanlık
    • 240 Saat Temel Seviye Yoga Uzmanlık Programı (RYT-200)
    • 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programı (RYT-300)
    • 50 Saat Pranayama Uzmanlaşma Programı Temel Seviye
    • 60 Saat İleri Seviye Pranayama, Mudra, Bandha Uzmanlaşma Programı
    • 40 Saat Çocuk Yogası Uzmanlık
    • Vedik Ezgi ile Mantra Eğitimi (Vedic Chanting)
    +
  • Sadhana/İnziva
    • 21 Gün Sadhana
    • Erdem Korkmaz ile Gevşeme, Nefes ve Meditasyon Çalışmaları
    • Damla Dönmez ile Sadhana Buluşmaları
    +
  • Dükkan
  • Kaynaklar
    • Kitaplar
    • Makaleler
    • Sanskrit Yoga Sözlüğü
    • Yoga Kitap Öneri Listesi
    +
  • Hesabım
    • Giriş Yap / Üye Ol
    • Bize Ulaşın
    +

Meditasyona Dair 3N: Nedir, Neden, Nasıl?

HomeMakalelerMeditasyona Dair 3N: Nedir, Neden, Nasıl?
14 Mar

By Website Administrator

No Comments

In Makaleler

Meditasyona Dair 3N: Nedir, Neden, Nasıl?

Meditasyon, kişinin zihinsel dalgalanmalarını dindirerek içerisinde var olan huzur ve farkındalık halini yeniden keşfetmesine vesile olan bir yöntemdir.

Blog

1. NEDİR?
Meditasyon, günümüz şehir yaşantısında gerekliliği ve eksikliği git gide daha çok fark edilen, dolayısıyla da zamanla daha da popülerleşen bir konu… Her hangi bir sosyal medya sayfasında ünlü üniversitelerin ünlü bilim adamlarının meditasyonun depresyonu önlediği, anksiyeteyi çözdüğü, kanser riskini azalttığına dair nasıl bulgular elde ettiğine dair yazılara, videolara, araştırmalara rastlamak artık şaşırtıcı ve yeni bir şey değil. Batı’nın psikoloji ve tıp alanındaki çözümlerinin eksikliği ve yetersizliği, yüzümüzü daha çok Doğu’ya ve onun sunduğu “alternatif” yöntemlere başvurmaya ittikçe Doğu’nun bilgeliği Batı’yı yeniden aydınlatıyor.
Ancak, bilginin bu kadar kolay ulaşılabildiği bu internet ve teknoloji çağında artık bilgi kirliliği de peşi sıra geliyor. “Meditasyon nedir” diye Google efendiye sorduğunuzda size 385.000 sonuç buluyor. Üstüne üstlük, nasıl ki artık çeşit çeşit yoga var, meditasyon için de aynı çeşitlilik mevcut: farklı türler, stiller, okullar, amaçlar… İsimleri ne olursa olsun nihayetinde antik yogik metinlerine geri dönüp, meselenin geçmişine baktığımızda, 2500 yıl öncesinin metinleri bize tek bir kelime veriyor: dhyāna.

1.1. Dhyāna

“Meditasyon” kelimesi Latince kökenli bir terim olup, meditatio, kelime manasıyla “derin düşünme, tefekkür” anlamlarına gelir. Batı felsefesinde Descartes’ın kendi bireysel sorgulamalarını tefekkür pratiği üzerinden bir yöntembilime dönüştürmesiyle modern felsefede büyük bir kırılma oluşur. Antik Yunan’daki Sokrates’in ünlü diyalogları yerine artık felsefe, monolog üzerinden ilerler. Yazar, tek başına bir odada herhangi bir mesele üzerine uzun uzun tefekkür eder ve gerçeğe ulaşır. Bu yüzdendir ki ünlü “düşünüyorum, öyleyse varım” tezinin yer aldığı 1641 yılındaki eserinin adı Meditationes de Prima Philosophia, yani “İlk Felsefe üzerine Meditasyonlar’dır”.

Ancak, Doğu’nun bize tanıttığı, tabir-i caizse dışarıdan “bağdaş kurarak, gözleri kapatıp, sessiz bekleme” halinda aslında ne “düşünmek” vardır ne de “tefekkür”. Her ne kadar makalenin devamında ve verdiğimiz derslerde “meditasyon” kelimesini bu pratik için kullanmaya devam etsek de aslında meditasyon’un ne olduğunu anlamamız için yeniden Sanskrit dilindeki orijinal haline yani dhyāna’ya dönmemiz gerekli.

Bunun için günümüzden 4000-5000 yıl önce Hindistan coğrafyasında, Indus-Sarasvatī medeniyetinin (yani Indus ve Sarasvati ırmaklarının ayırdığı bölgede yaşayan insanlar anlamına gelir) günümüze miras bıraktığı, insanlığın en eski yazılı metinlerinden sayılan Veda’lara ve devamında gelip “Bilginin Sonu’nu” simgeleyen Vedānta’yı (Veda-ante: Veda, bilgi, ante: son) oluşturan Upanişad’lara ve Yoga literatürünün mihenk taşı sayılan Patanjali’nin Yoga Sutra’larını yeniden ele almak gerek.
Dhyāna, kelimesi “dhā” kökünden gelir ve çekimli hali ile “dhi”’ye dönüşür. “Dhi” kökünün kelime anlamı “yerleştirmek, koymak’tır.” Ṛg Veda’da (Veda’ların en eskisi sayılır, “Rig” diye okunur) dhyāna kelimesine rastlanmazken, kelimenin kökü “dhi” kullanılır. Ancak, Upanişad’larda Chandogya-Upanishad ile başlayarak (7.6.1,2; 7.1; 26,1), Kaushitaki- Upanişad (3.2 3 4 6) ve Brihadaranyaka-Upanishad (4.5.6) kelimenin fiil çekimi nididhyasitavyah, Öz’ün (atman) ve “Benlik-Bilgisinin bilinir kılındığı” yöntemdir.

Kelimenin köküne tekrar dönecek olursak, dhyana içerisinde biz zihni bir yere “koyar” ya da “yerleştiririz”. Halbuki, düşünmek esnasında ise zihin bir düşünce’den diğerine “geçer”, “hareket eder”. İngilizce’deki “train of thought” terimini hatırlayın, “düşünceler treni” ya da belki de Türkçe’de kullandığımız “düşünceler zinciri” içerisinde akışkanlık, süreklilik, hareket içerir. Bir başka deyişle, meditatio’da (tefekkür, derin düşünme) hareket varken, dhyana’da sabitlik vardır.
İşte bu noktada, Yoga’nın Upanişad’lardan sonraki ikinci klasik eserine başvurabiliriz, Patanjali’nin Yoga Sutra’larına. Patanjali 1.2. Sutra’da yogi için şu ünlü tanımı yapar “yoga çitta vritti niroddhah” yani “yoga zihinsel dalgalanmaların, salınımların kontrolü, dizginlenmesidir”. Genelde zihin davranış biçimi olarak bir sarkaç ile örneklendirilir. Sarkaç, bir o yana bir yana sürekli nasıl dalgalanır ve hareket ederse, zihinde duyu objelerinden gelen verilerle ve onlara karşı ürettiği tepkilerle aynı dalgalanmalar ve hareketlilik içerisindedir. Sarkaç ortada nasıl sabitlenerek bir denge haline ulaşırsa, zihin de dalgalanmalarını yavaşlatabilir, hatta bir süre sonra dindirip, kontrol altında sabit bir şekilde tutabilir.

İşte bu nedenledir ki, Patanjali Yoga Sutra’larda Dhyana’yı 8-basamaklı (aştanga, aşta-sekiz, anga: uzuv) Yoga sistemi içerisinde 7. Adıma koymuş ve bu hale ulaşmanın altyapısını hazırlayacak altı ayrı basamağı da aşağıdaki gibi sıralamıştır.

Aştanga Yoga (8 Basamaklı Yoga Sistemi):
1. Yama (Evrensel ahlaki prensipler)
2. Niyama (Kişisel ahlaki prensipler)
3. Asana (Sabit ve rahat duruş)
4. Pranayama (Hayat enerjisi kontrolü)
5. Pratyahara (Duyuların içe çekilmesi)
6. Dharana (Konsantrasyon)
7. Dhyana (Meditasyon ya da Yoğunlaşma)
8. Samadhi (Zihin ötesi bilinç hali)

Bu manada bizim bildiğimiz bir yoga seansı, hani “Yoga’ya kayıt oldum”, “Yoga yapıyorum” diye cümle içerisinde kullandığımız “yoga” terimi, maalesef günümüzde sadece 2.basamak olan Asana çalışması için kullanılmaktadır. Ancak, yukarıda da gördüğümüz üzere asana, kişiyi dhyana’ya hazırlayan bir ön-basamaktır. Yine şaşırtıcı değildir ki, Patanjali asana için 2.46. sutrada şu tanımı kullanır “sthiram sukham asanam” yani sthiram: sabit, sukham: rahat, asanam: duruş. Bir başka deyişle, asana, “sabit ve rahat duruştur”. Hem dhyana sürecinde bedenin aldığı oturuş ve hal diye yorumlanabilir, hem de hangi pozu yaparsak yapalım sabit ve rahat olduğumuz sürece tam manasıyla asana yapıyoruz diye okuyabiliriz.

Asana’lar belli başlı enerji kanallarını açıp, bedeni uzun süre “sabit ve rahat” bir şekilde oturabilir bir hale getirir, böylece beden Dhyana sürecinde bize engel oluşturmaz. Asana’dan sonra Pranayama gelir ki, genelde nefes teknikleri ile eşleştirilir. Nefes, zihin ve beden arasındaki köprüdür, nefes üzerinde kontrol sahibi olmaya başladıkça zihin üzerinde de etki sahibi olunabilir. Böylece Pranayama adımı ile zihin biraz daha sakinleşir ve meditasyona hazırlanır. Nihayetinde tüm bunlar, bize maalesef günümüzdeki çoğu Yoga dersinde unutulan basit ve açık bir gerçeği tekrar hatırlatır: Tüm Asana ve Pranayama çalışmaları bizi Dhyana’ya hazırlayan öncül pratiklerdir. Kendi başlarına bir amaç teşkil etmezler. Bir başka deyişle, baş üzerinde durmak ya da ayağını başa değdirmek “hedef pozlarımız” değil, meditatif hale yani Dhyana’ya ulaşmak için ihtiyacımız olan hazırlık uygulamalarıdır.
Hindistan’tan Budizm etkisiyle Çin’e ulaşan Dhyana, orada Ch’an’a ve daha sonra Japonya’ya ulaşınca da Zen’e dönüşmüştür. Uzun lafın kısası, farklı teknik ve terimlerle gördüğümüz meditasyonun kökü tek bir kelimeye dayanır: dhyana.

1.2. Meditasyon öğretilemez

Meditasyon, kişinin zihinsel dalgalanmalarını dindirerek içerisinde var olan huzur ve farkındalık halini yeniden keşfetmesine vesile olan bir yöntemdir.

İnsanın zaten içerisinde var olan huzur ve farkındalık haline o insandan başka kimse ulaşamaz. İşte bu nedenle de aslında meditasyon öğretilemez. Sadece ulaşılması gereken yer parmakla gösterilir, oraya ulaşmak için hangi vasıtaları kullanması gerektiği anlatılır ancak yolu yürüyecek olan ayaklar ve beden kişinin kendisindedir. Bu nedenle, kişi ancak kendi uygulamaları sonucunda meditasyonun gerçekten ne demek olduğunu anlayıp, bilebilir. Bu, tüm manevi öğretiler için de geçerli olan bir gerçektir: eğitmenin görevi sadece yönteme dair rehberlik yapmak ve “zaten bilmekte olduğunuz ancak unuttuğunuz bilgiyi” hatırlatmaktır.

Swami Vishnudevananda, meditasyon’u açıklarken onu uykuya benzetir. Nasıl ki uyku öğrenilmez, ancak doğru koşullar yaratılarak uykuya, tabir-i caizse, “dalınır”, tıpkı bunun gibi meditasyonunda içine doğru koşullar yaratılarak “dalınabilir”. Doğru koşullar derken, mesela, uyku için öncelikle karanlık bir oda hazırlar, sessiz olmasını sağlar, öncesinde rahatlayabilmek için belki sıcak bir duş alır, ağır yemekler yemez, yatağın temiz ve rahat olmasına çabalarız. Tıpkı bunun gibi meditasyonda da aynı koşulları yaratmaya çalışırız. Yönlendirmeli bir meditasyon çalışmasında eğitmen bu koşulları yerine getirmek için öğrenciye yardımcı olur. Doğru ışık, doğru ses, doğru oturma pozisyonu, doğru nefes, vs… Nihayetinde, kişi meditasyonun içerisine dalar, tıpkı uykuya dalındığı gibi.

Meditasyon ve uyku arasında bir benzerlik daha vardır: beklentisizlik. Uyumak için kendinizi zorladığınız anları hatırlayın, ertesi gün sabahın erken saatinde kalkmanız gerekiyor, önemli bir toplantınız var ya da bir uçağa yetişeceksiniz, dinlenmeniz geceden şart! İşte, “hemen uyumalıyım” beklentisine girdiğiniz vakit uyku nasıl ki sizden kilometrelerce uzağa gider, meditasyon için de aynı şey geçerlidir. Meditasyonun nasıl olması gerektiğine dair öncesinde tasavvur edilmiş hayaller, deneyimler ve bunların beklentisi, “o beklediğiniz hali” sizden çok ama çok uzaklaştıracaktır.

2. NEDEN?

Peki, o halde ne yapmalıyız?
Meditasyonun “zihinsel dalgalalanmaları dindirerek zaten var olan huzur ve farkındalık halini yeniden keşfetmemize vesile olan bir yöntem” olduğunu söyledik. Peki, içimizde huzur ve farkındalık hali varsa, o halde neden her zaman o hale ulaşamıyoruz? Cümleyi bir başka şekilde kurarsak, o halde bu farkındalık ve huzur halinin ortaya çıkmasını engelleyen şey nedir ve bunun için ne yapabiliriz? Yoga metinleri bunu bir göl metaforu ile anlatır. Nasıl ki gölün yüzeyi dalgalı olduğunda, bulanıklaşır ve dibindeki taşlar net görünemez ise zihin de düşüncelerle ve duyu objelerinden gelen verilerle dalgalandığında, kişinin Öz’ünü belirleyen saf “farkındalık” halinden uzak kalınır.
Dış dünya ile beş duyumuz aracılığıyla ilişki kurarız. Duyu organları dışarıdan verileri alır ve zihne gönderir, ardından zihin bunları yorumlar, kategorize eder, stoklar… Gördüğümüz tüm renkler ve sesler zihin üzerinde bir izlenim ya da etki bırakır. İzlenim kelimesinin kökünden de anlaşıldığı gibi, zihinde her biri “iz” yaratır. Kelimenin ingilizcesi olan “impression” “im-press”, (press: baskı), zihin üzerinde baskı, damga, mühür bırakıldığını ima eder.

Bu izlenimlerin bir kısmı daha sonra kullanılmak üzere ya hafızaya gider, ya da bilinçli olarak o an kullanılır veya bilinçaltına atılır. Ancak her biri içeride bir şekilde muhafaza edilir. Zihin bu veri malzemesini bir yandan “geçmiş” olarak dosyalar, bir yandan da “gelecekte” bu malumatla ne yapacağına karar vermeye çalışır. Peki, bu verilerin miktarı çok ve karmaşık olursa ve zihin kategorize etme, depolama, planlama fonksiyonunda “doz aşımına” uğrayarak kaybederse ne olur?
Bir odaya dışarıdan sürekli eşya getirildiğini farz edin: kıyafetler, yiyecekler, mobilyalar… Yığıldıkça yığılıyor. Bunları ayrıştıran, tanımlayan görevlinin işlevini kaybetmeye başladığını düşünün. Oda çöplüğe dönüşür! İşte neyi niçin içeri aldığını ve nasıl temizlemesi gerektiğini bilmeyen bir zihin de böyledir. Kontrolsüz duygu değişiklikleri, stres ve gerginlik halinin dindirilememesi, analiz yeteneğinde sıkıntı, kronik yorgunluk vs. “doz-aşımına” uğramış bir zihnin işaretleridir.

İhtiyacımız olan şey zihnin üzerinde kontrolü yeniden ele geçirmek, yani zihinsel dalgalanmaları dizginleyip, kontrol altına almaktır (citta vrtti nirodhah).

Dikkat! Pek çok kez yanlış anlaşıldığı gibi zihin dalgalarını “durdurmaktan” burada bahsedilmemektedir. Nirodhah kelimesini “durdurmak” olarak çevirmek doğru bir yaklaşım değildir. Swami Vishnudevananda, İngilizce tercüme olarak “restraint” kelimesini seçer. Restraint, “dizginleme, zapt etme, kontrol altına almak” anlamlarına gelir. İçeride var olan hareketi sonlandırmak manasına gelen “durdurmayı” içermez. Her ne kadar bazı çeviriler de yine nirodhah için “cessation” kelimesi İngilizce kullanılsa da, “cessation” aynı zamanda “ara verme, mola” manalarına da gelir. Yani var olan hareketin tamamen sönmesi değil, ancak minimal düzeyde de olsa, kontrol altında fonksiyonuna yine devam etmesi demektir.

Zihnin durmasını beklemek, hatta zihnin korkunç ve kötü bir uzuv olduğunu düşünmek, maalesef, meditasyonun yanlış anlaşılmış bir halidir. Zihin doğası gereği yaşaması gerekir, eğer onu yok etmeyi planlıyorsak, hayati bir enstrümanı kaybederiz. Meditasyon ile yapılmaya çalışılan şey, bu enstrümanı akort ederek, tekrar doğru frekansa geri getirmektir. Zihin, bu manada tıpkı ateş gibidir. Bir mum alevi düşünün; rüzgar estiğinde mum alevi bir oraya savrulur bir buraya. İşte duyu objelerinin veri kirliliği altında kontrolden çıkmış bir zihin de böyledir. Ancak rüzgarsız bir odada mum alevi tek, net ve sabittir. Eğer o mum alevini sabit tutabilirsek, o zaman istediğimiz şeyi o alevin üzerine getirerek yakabilir ya da aydınlatabiliriz. Onu kendimize uygun bir araç olarak kullanabiliriz; onu yönlendiren biz oluruz, rüzgâr değil. Ancak, eğer mum alevi sönerse ateş de biter, geriye ne ısı kalır ne ışık. İşte, zihnin durması ateşin sönmesine denktir. Hâlbuki bizim ateşe ihtiyacımız var; ancak kontrolden çıkmış, yakıcı ve yıkıcı bir yangına dönüşmüş ateşe değil, dizginleyip, kontrolümüz altında kullanabildiğimiz odaklı bir mum alevine.

3. NASIL?

Peki, bunu nasıl yapabiliriz?
Meditasyon pratiği için öncelikle doğru koşulları oluşturmalıyız. Bunun için doğru mekan, doğru zaman, pratikte düzenlilik gibi dışsal ve öz-disiplin gerektiren unsurlar gibi, meditasyon esnasında odaklanmayı koruyacak doğru beden, doğru nefes ve odak noktası da gereklidir. Ancak, meditasyonun can damarı, “sessiz şahitlik” yöntemi ile gelen düşünceleri ve duygusal dalgalanmaları gözlemleyerek, tarafsızca izlemekten geçer. Swami Vişnudevananda, Meditation & Mantras kitabında meditasyon yönergelerini şu şekilde açıklar :

1. Mekan: Evinizde mümkünse temiz ve düzenli bir yer seçin ve pratiğinizi hep aynı mekanda uygulamaya çalışın. Bu mekan, mümkün olabildiğince sessiz olsun. Unutmayın, dışarıda gördükleriniz zihninizde izlenimler yaratır. Yüzünüzü kuzeye ya da doğuya dönerseniz, dünyanın manyetik alanından gelen titreşimlerden de faydalanabilirsiniz.

2. Zaman: Günün hep aynı zamanında meditasyon yapmaya çalışın. Hatırlayın, zihin tekrarlardan hoşlanır. Zaman, mekan ve pratiğin düzenliliği meditasyondan alacağınız verim için çok önemlidir. Bir su damlasının bir noktaya çarpmasıyla çatlayan kayalar vardır, bunu yapan suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir. O yüzden süreklilik ve düzen ustalık getirir. Tercih edilen zaman genelde “gün doğumu” ya da “gün batımıdır”. Brahma muhurta denilen, sabah 4-6 arası, atmosfer ve zihnin günün titreşimleriyle henüz dalgalanmadığı dönemidir ve güneşin saf frekanslarından en fazla fayda alacağımız zamanlarıdır.

3. Alışkanlık: Pratikte düzenlilik en önemli noktadır. Bilinçaltının kendini susturup, odaklanmaya alışabilmesi için “düzene” ihtiyacı vardır. Bu alışkanlık, zihnin büyük ivmesine karşı koymakta, moralimiz düşükken uygulamayı yapabilmekte, beklenti ve hayal kırıklıklarından etkilenmemekte yardımcı olur. 15-20 dakika ile başlayın. Sonra yavaş yavaş dilerseniz zamanı uzatabilirsiniz. Uzun süre tek tük süren çalışmalardansa kısa zamanlı ancak düzenli uygulama yapmak daha hızlı yol aldıracaktır. Zaten düzenli uygulamaya yerleşmeye başlayınca, her sabah meditasyonsuz evden çıkmak istemeyecek, güne onunla başlama ihtiyacı duyacaksınız.

4. Oturma Pozisyonu: (Asana-poz). Sabit ancak rahat bir oturuşunuz olsun. Omurganız özellikle dik olsun, bunun için gerekirse minder alın, eğer o da yetmiyorsa belinize bir yastık desteği yerleştirerek duvara yaslanabilirsiniz. Ancak tamamen bedenin ağırlığını duvara bırakmayın; yine siz taşıyın, yığılmasın. Rahat bir bağdaş bedenin alt kısmı için sağlam bir temel oluşturur. Eğer kalçalar yeterince açık değilse ve dizler havada kalıyorsa altına birer battaniye ya da yastık koyarak destekleyin. Vücudun böylece aldığı piramit formu, meditasyon enerjisinin dışarı dağılmak yerine içeride tutulmasına yardımcı olur. Düzenli uygulama sırt kaslarının güçlenmesini ve kendi kendine bedenin oturabilir hale gelmesini sağlayacaktır.

5. Niyet: “Bir kaya gibi sabit ve dik oturacağım” diye en baştan niyet edin. Meditasyon pratiğinizin sonuna kadar ne olursa olsun elinizden gelen tüm çabayı göstereceğinizi içtenlikle kendinize tekrarlayın. Meditasyondaki başarı, amacınızı ne kadar ciddiye aldığınız ve istekli olduğunuzla şekillenir.

6. Nefes: Bilinçli olarak nefesi derinleştirip, ritmik bir hale getirin. 3 derin nefesle başlayın, nefeslerinizi kalp ritminizle senkronize edebilirsiniz. 3-4 kalp ritmi alıp, verebilirsiniz. Nefesin sesini duyun ve dinleyin. Tek işiniz nefesi dinlemek ve tek odağınız nefes olsun. Daha sonra yavaş yavaş sessizleştirip tekrar doğal ritmine döndürün. Zihin dalgaları nefesle doğru orantılıdır, nefesin derinliği zihni de sakinleştirecek ve sessizleştirecektir.

7. Odak Noktası: Zihnin dinlenebileceği bir odak noktası seçin. Bu nokta bir çapa görevi görür ve zihnin hayallere dalmasını ve andan kopmasını engellemeye yardımcı olur. Genelde, zekası ön planda olan kişiler kaşların arasını, duyguları ön planda olanlar kalp merkezini tercih ederler. Başka noktalar da vardır. Bu noktayı seçtikten sonra asla değiştirmeyin. Tüm odak noktaları aynı sonucu getirir. Entellektüel mi duygusal mı olduğunuz açık değilse, ikisini de deneyin ve daha doğal geleni seçin.

8. Odak objesi: Zihni odak noktasına koyduktan sonra, bir de odak objesi gereklidir. Nötr veya ilham verici bir öğe seçin; nefes farkındalığı, zihinde bir ışık huzmesi canlandırma, om veya başka bir mantra gibi. Bir mantra seçtiyseniz hiçbir zaman değiştirmeyin. Aynı kuyuyu kazmaya ve derinleştirmeye devam edin. Zamanla nefes, odak noktası ve odak objesi birleşir, ayrışamaz hale gelir. Hep aynı objeyi kullanmak, olumlu alışkanlığı arttırır.

9. Sessiz Şahitlik (Gözlem): Gelen düşünceleri izlemeye başlayın. Düşüncelerle kendinizi özdeşleştirmeyin. Sanki bir film izliyormuşçasına ya da sokaktan geçen insanlara camdan bakıyormuşçasına, tarafsızca düşünceleri ve bedenin verdiği tepkileri gözlemleyin, izleyin. Tarafsız bir şahit olun. Bir süre sonra düşüncelerden ayrılacak ve saf, sabit bir farkındalık halinde kalacaksınız.
Bu süreç o kadar kolay olmayabilir. Bir bakmışsınız, geçmiştesiniz ya da bir bakmışsın yarın ne yapacağını planlıyorsunuz. Yoga yazıtlarında zihin “daldan dala atlayan bir maymuna” benzetilir. Bu atlamaları durdurmanın tek yolu gözlemlemek ve izlemektir. Sadece fark ederek, nefese veya odak noktasına dönmek yeterli olacaktır. İlk başlarda 5 dakika içerisinde belki 25 kez gidip geleceksiniz, sonra bu 20’ye düşecek ve daha sonra 10’a, 5’e ve bir süre sonra 1 ya da sessizliğin kendisine dönüşecektir.

Bir vahşi at nasıl ehlileştirilirse, zihin tıpkı onun gibi terbiye edilir. Sabırla, cesaretle ve inançla devam etmek nihai amaca elbet ulaştıracaktır. Her şeyde olduğu gibi, düzenli uygulama bunu garantiler. Ne kadar çok yemek yaparsak o kadar iyi aşçıya dönüşeceğimiz gibi, ne kadar çok tarafsız şahit olmaya, fark etmeye çalışırsak o kadar çok farkındalık halinde kalabiliriz. Düzenli pratik ile birlikte, meditasyon sadece 5-10 dakika oturduğunuz bir pratikten, hayatın her anına 24 saat boyunca sirayet eden bir yaklaşıma dönüşecektir. Duyu objelerinin, arzularının, isteklerinin kirliği ve tozu altında saklı kalmış olan bu farkındalık ve huzur hali geriye kalan tek şey olacaktır.

———————————————————————
Swami Vishnudevananda, Meditation and Mantras, Delhi: Om Lotus Publications, sf. 27.
Bkz. Upanishadlar, (2011). Hzr. Müller, Max, Çev: Ertüzün, S. Okyanus Yayıncılık: İstanbul. ya da
Patanjali, Patanjali’nin Yoga Sutraları: Zihinsel Huzur, Ruhsal Huzur, (2013) Çev. Yener, Nur. Okyanus Yayıncılık: İstanbul
Kaya, Korhan. (2006) Sanskrit-Türkçe Sözlük. İmge Yayınevi: Ankara, sf. 158; Feuerstein, G. (2008). The Yoga Tradition: Its History, Literature, Philosophy and Practice. Hohm Press: Arizona, sf. 3.
Georg Feuerstein, http://www.adishakti.org/_/yoga_and_meditation_dhyana_by_georg_feuerstein.htm#sthash.NCAQngrg.dpuf
http://www.tamqui.com/buddhaworld/Thien/Chan/Zen
Swami Vishnudevananda, Meditation and Mantras, sf. 9.
Swami Vişnudevananda, Meditations and Mantras, sf. 10
Swami Vishnudevananda, Meditation and Mantras, sf. 10, 11.

KRIYA © 2016. Made by DesignThemes.
380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programı 18 Temmuz'da Başlıyor!!!

Damla Gayatri Dönmez

2008 yılında İTÜ Makine Mühendisliği’nden mezun oldu. Ancak, Felsefeye olan derin ilgisi sebebiyle, önce İTÜ Siyaset Çalışmaları Yüksek Lisans, daha sonra Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü Doktora Programını tamamladı. Akademik Felsefe ile sorgulamaları ve amatör bir şekilde Tiyatro Oyunculuğu ile ilgilenmesi esnasında Yoga hayatına dahil oldu ve yaşam biçimine dönüştü.

Yoga Eğitmenlik Eğitimini, Sivananda Yoga Vedanta Merkezinden, UttarKashi, Himalayalar, Hindistan’da aldı. Robert Moses, Swami Govindananda, Anne Winkler, Swami Haribrahmandrananda gibi öğretmenler ile eğitimine devam etti. Hindistan Eğitim Bakanlığına bağlı Online Eğitim Portalı NPTEL ile Kharagpur Üniversitesi bünyesinde Prof. Anuradha Choudry eşliğinde “Sanskrit Konuşma Dili: Temel ve Orta Seviye” eğitimini 2021 yılında, “Sanskrit Konuşma Dili: İleri Seviye” eğitimini 2022 Nisan ayında tamamladı. Krişnamaçarya Healing & Yoga Institute bünyesinde “Vedik Chanting (Ezgi/Okuma) Eğitmenlik Eğitimini” tamamlayarak, Türkiye’de Vedik okuma konusunda yetkili ilk rehberlerden oldu.

Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde “Yüce Kavramı ve Doğa” başlıklı doktora tezini tamamlamış, bir danışman hocası eşliğinde “Hint Felsefesi” dersi vermiş, Satori Yayıncılık’tan çıkmış “Bhagavad Gita’nın Öğretisi”, “Yoga Darşana: Patanjali’nin Yoga Sutraları & Vyasa Bhaşya”, “Şrimad Bhagavad Gita: İlahi Olanın Ezgisi”, “Tattvabodha: Vedanta Öğretisine Giriş” kitabını çevirmiş, “Şiva Samhita” kitabını hem çevirmiş hem yorumlamıştır. Aynı zamanda “Sanskrit Yoga & Vedanta Sözlüğü’nü” hazırlamıştır. Routledge’den “Philosophy of Play as Life” kitabında Doğu ve Batı Felsefesini karşılaştıran makaleleri yayınlanmıştır. İTÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri bölümünde Doktora döneminde Araştırma Görevlisi olarak çalışmıştır.

Yoga yolundaki ilerleyişini sürdürmek ve Yoga’nın faydalarını pek çok insanla paylaşabilmek amacıyla dersler vermekte, Türkiye’de, Himalayalar’da ve Güney Hindistan’da inzivalar ve eğitimler düzenlemekte, öğrettikçe öğrenmektedir.

Fazilet Uysal

Yogaya 2015 yılında başladı. Yoga’nın mat üzerinde bedene gelen etkisinin yanı sıra, zihinsel etkilerinin de derinliğini fark etmesiyle Yoga’da uzmanlaşmaya ve  derinleşmeye karar verdi. 200 Saatlik Temel  Yoga Uzmanlık Eğitimini Nejla Özveren’den Sakarya’da aldı. Hatha Yoga, Hamile Yogası ve Hamak Yogası dersleri verdi. Yoga pratiğinde derinleştikçe hayatının her anına Yoga’nın daha derin etkisi olduğunu keşfetti. Özellikle stres ve zor deneyimlere Yoga’nın sunduğu rehberlik, Yoga felsefesine olan merakını artırdı. 2023’te Damla Dönmez ile 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık programını tamamladı. Yoga Felsefesinde bir öğrenci olarak yaşamı anlamaya, her deneyimi bir öğreti olarak görmeye, böylece Yoga’nın içinde yaşamaya çalışmaktadır.

Leyla Mümin

2013 yılında Atatürk Üniversitesi Coğrafya öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Aynı sene Şanlıurfa’da mesleğe başladı. Damla Dönmez rehberliğinde Yoga ile tanıştı. Damla Dönmez’in “İçimdeki Barış Projesi” kapsamında 200 Saatlik Temel Yoga Uzmanlık Eğitimini 2019 yılında tamamladı. Aynı dönem “21 Way Akademi’den” Pilates Level-1 eğitimini tamamladı. Takip eden sürede farklı stüdyolarda Yoga ve Pilates dersleri vermeye başladı. 2023 yılında Damla Dönmez rehberliğinde 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını tamamladı. Derya Çakmak rehberliğinde 40 saatlik Yoga Sekans Hazırlama, Sema Alevcan rehberliğinde ise 40 Saatlik Çocuk Yogası Eğitimlerini aldı. Yoga öğretisinin bütünsel faydalarını kolektif bir dönüşüm niyetiyle paylaşmakta, ve  öğrenciliğine devam etmektedir.

Gülizar Şehitoğlu

Klinik Psikolog / Psikoterapist Gülizar Şehitoğlu Uludağ Üniversitesi Psikoloji bölümünden 2009 yılında mezun oldu. Üniversitenin 2. yılının tamamını Universita di Torino ‘da tamamladı. Lisans sürecinde gelişim psikolojisi alanında araştırma projesine kabul alarak University of Illinois at Urbana-Champaign’de yaklaşık bir dönem boyunca çalışma imkanına sahip oldu. Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını İstanbul Aydın Üniversitesi’nde tamamladı. Profesyonel (APT Onaylı) Düzey Deneyimsel Oyun Terapisti ve Süpervizörüdür. International Attachment Parenting eğitmenidir. Yetişkinlerle ağırlıklı olarak Dinamik Yönelimli Psikoterapi, Şema Terapi, EMDR, Somatik Deneyimleme ekolleriyle çalışmaktadır. ISST Onaylı Şema Terapisti, EMDR Avrupa Akredite Terapisti ve Somatik Deneyimleme ® akredite uygulayıcısıdır. Uzun süredir Yoga ve beden çalışmaları hayatında önemli bir yer kaplamaktadır. 2022 yılından beri Damla Dönmez’le birebir çalışmalarına devam etmektedir. 2023 yılında Damla Dönmez’le 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını tamamlamıştır. Yoga yolunda şifa vermeye ve almaya devam etmektedir.

Bahar Özgül

2008 yılı Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünden mezun oldu. 2009 yılı itibariyle Marmara Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nde akademisyen ve fizyoterapist olarak mesleğini icra etmektedir. 2019 yılında Damla Dönmez ile 200 Saatlik Temel Yoga Uzmanlık Eğitimini ve 2023 yılında Güneş & Ay Yoga Okulu bünyesinde ile 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını tamamladı. Bu eğitimlerin yanı sıra Yoga uygulamaları ve Felsefesi üzerine çeşitli kurslar ve eğitimler aldı. Yoga ile ilgili çalışmalarına bireysel, akademik ve çeşitli etkinliklerde gönüllü olarak devam etmektedir.

Melda Kutsal

1993 yılında tıp fakültesinden mezun olarak hekimlik mesleğine başladı. Anestezi ve Reanimasyon Bölümünde uzmanlık yaptı. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde Felsefe ve Spor Yönetimi okudu. Sağlık Bakanlığı onaylı akupunktur eğitimi aldı. Hep isteğinde olduğu yoga yolculuğuna 2018’de Yol Yaşam Stüdyosunda aldığı 200 saatlik Yoga Eğitmenlik Eğitimi ile başladı. Sonrasında Damla Dönmez ile Hatha Yoga ve Yoga Felsefesi alanında çalışmaya devam etti. 2021 yılında Damla Dönmez ile 380 saat İleri Seviye Uzmanlık Programını tamamladı. Takibinde Berivan Aslan Sungur ile Yoğunlaştırılmış 50 saatlik Temel Yin Yoga eğitimi aldı. Halen Anestezi Uzmanı olarak çalışmaktadır. Değişmez gerçek sabitlik ve şifa arayışında yoga yolunda yaşam boyu öğrenen ve öğreten olmaya niyetlidir.

Yüz Yogası Öncesi Hazırlıklar

Merhaba,

Uygulamalar öncesinde pratiğin verimliliği açısından sizinle paylaşmak istediğimiz bazı önemli noktalar var.

Uygulamalarda;

  • Yüzünüzde makyaj olmaması(en azından cildinizde) çok önemli. Temiz bir cilt ile geliyor olmalıyız.
  • Yüz masajında ise yanınızda soğuk sıkım bir yağ bulundurmanız gerekir ki cildi çekiştirmeden kaslar üzerinde derin doku masajı yapabilelim.
  • Herhangi bir markanın ürününü alabilirsiniz. Üzüm çekirdeği yağı, jojoba yağı gibi yağlar hafif yapıda olup cildi beslerken zeytinyağı ya da hindistan cevizi yağı kullanımı daha önce denemediyseniz önermem, gözenekleri kapatırlar.
  • Sivilceye yatkın bir cilt tipiniz var ise çay ağacı yağından bir kaç damla ile soğuk sıkım yağlardan birini karıştırıp kullanabilirsiniz.
  • Yağ öncesi zorunlu olmamakla birlikte bir bitki hidrolatı ya da suyunu da bulundurursanız cildin nem oranını da büyük ölçüde desteklemiş oluruz. Ben gülsuyu kullanıyorum (alkolsüz hatta yemeklerde kullanılmasında sorun olmayanlardan)

Sevgilerimle,
Bilge Maitri Aykut
bilge.aykut@windowslive.com

Yasemin Kuyucuk

2000 yılında ODTÜ Makine Mühendisliği’nden mezun oldu. Yoğun bir kurumsal hayat ve iki çocuklu anne rollerinde yıllar akıp giderken, 2017 yılında yoga ile tanıştı ve yoga giderek tüm yaşamına yayılan bir tutku oldu. 2018’de 200 saat Yoga Eğitmenlik eğitimini tamamladı. Daha sonra eğitimine Damla Dönmez ile pek çok yoga felsefesi ve Hatha yoga eğitimleri ile devam ederek, 2021’de 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimini tamamladı. Şu an 21 yıllık kurumsal hayatını sonlandırma kararı alarak, daimî bir yoga öğrencisi olmak ve öğrendiklerini paylaşmak istemektedir.

Yasemin Demirağlı

2011 yılında Anadolu Üniversitesi Moda Tasarımı bölümünden mezun oldu. Mezuniyetinden sonra 9 yıl Moda Tasarımcısı olarak çalıştı. AHBV Üniversitesi Moda Tasarımı bölümünde Yüksek Lisans eğitimine devam etmekte. 2. Seviye Reiki uzmanlığı eğitimini Hatice Çilli’den 2018 yılında aldı. 200 saatlik Yoga Eğitmenlik Eğitimini, Damla Dönmez Yoga Okulu’ndan 2019 senesinde aldı. Karma Yoga İzmit Okulu’nda yoga eğitmenliğine başladı. Bedeni güvenli bir şekilde destekleyen ve bedenin alışık olmadığı, yepyeni pozlar içerisine hızlıca sokmayı sağlayan Hamak Yoga Uzmanlık eğitimini 2020 yılında Prana Yoga Fly okulundan aldı. 380 saatlik İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını Damla Dönmez Yoga Okulu’ndan 2021 senesinde aldı. Yoga yolundaki ilerleyişini sürdürmek ve Yoga’nın faydalarını pek çok insanla paylaşabilmek amacıyla dersler vermekte, öğrettikçe öğrenmektedir.

Sepehr Roshanshomal

Sepehr Roshanshomal 1989 yılında Tahran’da doğdu. Çocukluk yaşlarında mistik konulara ilgi duymaya başladı ve meditasyonla çok erken yaşta tanıştı. Ortaokul ve lise yıllarında hem teorik hem de uygulama anlamında bu çalışmaları derinleşti. Üniversitede Mimarlık lisans eğitimini tamamlarken Hatha Yoga ve Mindfulness pratiklerine yoğunluk verdi. Mimarlık yüksek lisans eğitimi esnasında 200 saatlik Hatha Yoga Uzmanlık Eğitimini ve ardından 200 saatlik Yin Yoga Uzmanlık Eğitimini tamamladı. 2021 yılında Damla Dönmez’den 380 saatlik İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimini aldı. Uzmanlık eğitimlerinin paralelinde çeşitli yerlerde dersler vererek bilgisini paylaşmaktadır. Yoga ve doğal mimarlığın yanı sıra resim, video, heykel ve çeşitli sanat dalları ile yoğun bir şekilde ilgilenmektedir. “Meditatif Resim Çalışmaları“, hayatında farklı disiplinlerdeki çalışmaların ve deneyimlerin bir araya gelişinin bir meyvesidir. Birebir ve grup çalışmaları bünyesinde bu eğitimleri sunmakta, paylaşmaktadır.

Şengül Şanti Sönmez

2003, Anadolu Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliğinden mezun oldu. Çocuk yaşta eklem romatizması hastalığına yakalanması sonucu, doktorunun tedavi olarak sunduğu yaşam boyu spor tavsiyesiyle uzakdoğu sporları ile halen devam eden aktif spor hayatına başladı. Öğretmenlik yaptığı okullarda özel gereksinimli bireylere daha iyi bir eğitim verebilmek amacıyla İstanbul Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi gibi çeşitli üniversitelerin hareket eğitimi programlarına katıldı ve sonunda yolu yoga ile kesişti. Şivananda Yoga ekolünün felsefesi ve disiplinli yaklaşımını kendisine yakın hissetmesiyle Hindistan’ da bir aşramda eğitmenlik eğitimine kaydoldu ancak geçirdiği bir ameliyat sonucu gidemedi. İlk yoga eğitmenlik eğitimini 2009 senesinde İstanbul’ da Dada Açarya Hiranmayananda Avadhuta’ dan aldı, kendisine “Shanti“ (Barış) ismi verildi. Aynı yıl içinde Master Choa Kok Sui Basic Pranic Healing Kurslarına katılarak reiki şifası ve arhatik yogayla tanışmıştır. Yoganın başta sağlığın ve yaşama bütünsel yaklaşımının iyileştirici etkisini ilk elden deneyimlemesi sonucu öğrendiklerini paylaşma amacıyla eğitmenlik eğitimlerine çeşitli ekollerde devam etti. 2012′ de Agama Yoga Okulu Hatha ve Tantrik Yoga Eğitmenlik Eğitimini, 2018′ de Hara Yoga Okulu Şivananda Yoga Eğitmenlik Eğitimini, Thai Masaj, Hamak Yogası Eğitimlerini tamamladı. Son olarak Damla Dönmez’den 2021’de tekrar 200 saatlik Şivananda Yoga ekolünde Hatha Yoga Uzmanlık Eğitimini, 2022’de ise 380 saatlik İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimini tamamlamıştır. Damla Dönmez’ in kurucusu olduğu Güneş ve Ay Yoga Okulu’ nun çatısı altında Tasavvuf ve Yoga, Yoga Felsefesi ve Yoga Mitolojisi, Yoga Sutraları gibi çeşitli kurslara katılarak yoga ile iç içe yaşam serüvenine devam etmektedir. Aktif olarak iş yaşamına hareketin şifasını ve bütünsel yaşam felsefesini daha fazla insanla paylaşmak adına Pilates ve Yoga eğitmeni olarak devam etmektedir.

Sema Alevcan

ODTÜ Çevre Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Oluşum Drama Enstitüsü Drama Liderlik Programı’nı tamamladı ve aynı program çerçevesinde lider adaylarına dramada yapı ve teknikler üzerine dersler verdi. Özel okullarda drama öğretmeni olarak çalıştı. EkoOKul çalışmalarında “Çevre ve Drama” başlıklı uygulamalı eğitimler sundu. Drama alanındaki çalışmalarını kitap ve bildiri olarak paylaştı. Gönüllü olarak SenDeGeL derneği adına Gambiya’da proje koordinatörlüğü yaptı. ÖRAV’da çalışırken uluslararası Aflatoun Sosyal ve Finansal Eğitim proje koordinatörlüğünü yürüttü. Kendiyle buluşma yolunda; şiddetsiz iletişim, çocuklarla felsefe, sanat terapisi, masal anlatıcılığı eğitimleri aldı. Sinem Er ve Gül Dirican’dan Vinyasa Temel Uzmanlık; Hamsa Saraswati’den Hatha Yoga Temel Uzmanlık, Hamak Yogası, Thai Masaj ve Gayatri Ji’den Çocuk Yogası eğitimleri aldı. Damla Dönmez ile 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını tamamladı. Farklı STK’ların projelerine gönüllü olarak katkı vermeye devam ediyor. Kendine, bedene ve dile tanıklık yolları olarak tanımladığı drama, yoga ve şiddetsiz iletişimden aldığı ilhamla her yaş grubu için atölyeler ve eğitimler sunuyor.

Rezzan Durga Azer

Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Uzun yıllar üretim şirketlerinde Maliyet ve Yönetim Muhasebesi alanlarında çalıştı.
Yoga’ya 2015 yılında Asana dersleri ile başladı. 2017 yılında Sinem Er’den 200 saat Temel Vinyasa Uzmanlık Programı; 2018 yılında Çetin Çetintaş’tan İleri Seviye Asanalar, 300 saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimlerini aldı. 2019 yılında Hamsa Sarasvati’den aldığı derslerle Sivananda Yoga ile tanıştı; 2 yıl süreyle Sadhana derslerine katıldı, Hamak Yogası ve Yoga Nidra dersleri aldı. 2019’da Vipassana Kursuna katıldı. 2020 yılında yollarının kesiştiği Damla Dönmez’den online Temel Yoga Felsefesi, Yoga Sutralar Eğitimi, 200 saat Temel Uzmanlık ve 380 saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimlerini aldı. Pandemi döneminde başladığı Sivananda Yoga Peetham’ın Hindistan’daki Ashram’ından aldığı online derslere halen devam etmektedir.
Geleneksel yoganın ışık tuttuğu manevi çalışmalarında mantra okumaları önemli bir yer tutmakta olup, Lalita Sahasranama ve Vişnu Sahasranama Stotram başta olmak üzere birçok Sanskrit okuma kurslarına katılmıştır. Her seviyede verdiği yoga derslerinin yanında, görme engelliler için de gönüllü olarak yoga dersleri vermeye, Mahabharata Destanı ve Mesnevi Şerhi için düzenlediği online kitap okuma toplantılarına devam ediyor. Bilginin idrak olması niyetiyle öğretmenlerinin aktardığı bilgileri paylaşarak her daim öğrenci olma gayreti ile insan olma yolunda yürümeye devam etmektedir.

Nurdan Umā Dereli

2010 yılında Yoga ile tanıştı ve Yogayı derinlemesine öğrenme isteği 2015-2016 yıllarında vazgeçilmez bir tutkuya dönüştü. 15 yıllık çalışma hayatını tamamen bırakıp, 2 yıl yoğun bir şekilde farklı eğitmenlerden Yoga dersleri aldı. Yoga yolunu derinleştirmek adına farklı ekoller ve eğitmenlerden çeşitli eğitimler almaya devam ederken 2017 yılında 200 saatlik Geleneksel Hatha Yoga Eğitmenlik Eğitimini Hara Yoga bünyesinde tamamladı. Aynı yıl 16 saatlik Hamak Yogasında Uzmanlık Eğitimini aldı. 2021-2022 döneminde 380 Saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Programını Damla Dönmez rehberliğinde gerçekleştirdi. Hatha Yoga ve Hamak Yogası dersleri vermeye ve bitmeyen Yoga sevgisiyle öğrenme ve öğretme yolculuğuna devam etmektedir.

Nihal Nārāyanī Başaran

2007 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinden mezun oldu. Doğa ile yakın ilişki kurduğu küçük yaşlarından itibaren görünen ardına bakmaya odaklandı. İlgi alanları ve aldığı eğitimler ile neden, niçin sorularına cevap ararken Yoga ile tanıştı. 2018 yılında Temel Yoga eğitimi tamamlamakla birlikte Doğu-Batı arasında karşılaştırmalı sentezler ile aslında tüm yolların aynı yere çıktığını gördü ve görmeye devam ediyor. 2022 yılında Damla Dönmez ile 380 Saat İleri Seviye Yoga Eğitmenlik Eğitimini tamamlandı.
Yoga Sutralar, Bhagavad Gita, Upanişadlar, Şamanizm, Yoga Tarihi, Budizm, Zen, Felsefe, Nöroloji gibi metinler ve disiplinlerle insanı, varoluşu anlamaya yönelik yolculuğuna devam etmektedir. Analitik bakış açısı ve mesleğinin yanı sıra, denge kavramına odaklanmakta ve amatör olarak haiku yazmakta, müzik ve dansla ilgilenmektedir.

İlke Gauri Uçman Noble

2006 yılında Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 15 sene aktif otomotiv sektörü tecrübesi esnasında kendini daima sosyal bir mühendis olarak tanımladı ve hayatında analitik gelişimin yanı sıra felsefe ve sanata eşit yer ve zaman ayırmaya çalıştı. Şu anda halen yaşamakta olduğu Manchester bölgesinde ilk düzenli yoga eğitimine başladı. 200 saatlik Uzmanlık programını Advayta Yoga, Zeynep Aksoy ile tamamlarken eş zamanlı Chesire Yoga Tree Yoga Stüdyosunda farklı inziva, eğitim ve düzenli derslere katıldı. Damla Dönmez ile ilk defa Temel Yoga Felsefesi kursu ile tanıştı. Ardından Meditasyonda Derinleşme eğitimini onunla tamamlarken 2022 senesinde 380 saat İleri Seviye Uzmanlık Programından mezun oldu. Aynı zamanda Sema Alevcan ile Çocuk Yogası Eğitmenlik eğitimine katıldı.
Aktif olarak mühendislik hayatı ve eğitimlerine devam ederken, yogayı tüm uzuvlarıyla öğrenip öğretmeye de devam etmekte kararlı. Aynı zamanda, müzik, fotoğraf gibi sanatlarla ve İtalyanca ve Sanskrit dilleriyle de yakından ilgilenmekte. Çok yönlü bir disiplin olan yoganın tüm yönlerini hem öğrenci hem öğretmen rolleriyle keşfetmeyi ve yoganın bilgeliğini bilimin ışığıyla aydınlatmaya minik de olsa katkı sağlayabilmeyi hedeflemektedir.

Gülşah Ürken Parlak

2004 Yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği ve Kimya Mühendisliği bölümlerinden mezun oldu. Aktif olarak Otomotiv ve Enerji Sektörlerinde çalıştı. Profesyonel çalışma hayatının yanı sıra spor, sağlıklı beslenme ve felsefe alanlarında araştırmalar ve çalışmalar yaptı. 2008 yılında başladığı Felsefe lisans programını iş yoğunluğu nedeni ile bırakmak zorunda kaldı, ancak Bhagavad Gita öğretisi ve doğu felsefeleri, modern psikoloji araştırdığı ve çalıştığı konuların başında oldu.
Kickbox, crossfit ve snowboard gibi enerjisi yüksek sporlarla uğraşırken, peş peşe yaşadığı sakatlıklar üzerine 2015 yılında Yoga ile tanıştı. Tüm ilgi alanlarının Yoga çatısı altında birleştiğini fark etmesi, bu alanda derinleşme ve paylaşma motivasyonunu arttırdı. 2016 Yılında Prana Yoga’da Hatha Yoga, İntegral Yoga ve Restoratif Yoga üzerine 200 Saatlik Yoga Eğitmenlik Eğitimini tamamladı ve aktif olarak ders vermeye başladı. Asanalar üzerinde daha derinleşmek için 2017 Yılında Jiva Yoga’nın Iyengar Hizalamalar, Yoga Anatomi ve Hatha Yoga üzerine 200 saatlik Eğitmenlik Eğitimine katıldı. 2018 yılında Yoga Felsefesi ve Şivananda Yoga stilinde derinleşmek için Damla Dönmez ile 200 Saatlik Hatha Yoga Eğitmenlik Eğitimini alarak eşi Gökhan B. Parlak ile Kocaeli’de Karma Yoga Stüdyosunu kurdu. 2020’de Hariom Yoga’da Bora Ercan ile 250 Saat Meditasyonda Uzmanlık Programını, 2021’de Damla Dönmez ile 380 Saat ileri Seviye Yoga Eğitmenlik Eğitimini tamamladı. Kocaeli’de her seviyede Yoga derslerinin yanı sıra Meditasyon, Uzmanlaşma Eğitimleri sunmaya devam ediyor.

Gökhan Burak Parlak

Yoga ile ilk tanışması Kaya Tırmanışı, Skateboard, Slackline gibi bol bol sakatlandığı adrenalin dolu sporlar yaptığı doksanlı yıllarda oldu. Antrenmanlarına Yoga Asanalarını kullanmaya başladı. Yoga konusunda derinleşmek, uygulamaları daha bilinçli yapmak niyetiyle 2017 yılında Nejla Ceylan Özveren ve Didem Oylumlu ile 200 saatlik Yogada Uzmanlık Eğitimini tamamladı.
2018 yılında Prana Yoga Kocaeli şubesinin kuruluş aşamalarında yer aldı ve burada Yoga dersleri vermeye başladı. Eşi Gülşah ile birlikte ders verdikleri salonu devralarak Karma Yoga ismiyle ders vermeye devam etti. Aynı dönemde Damla Dönmez ile 200 saatlik Yogada Uzmanlık Eğitimini tekrarlayarak tamamladı. Sonrasında yine Damla Dönmez ile 380 saatlik Yoga ve Meditasyonda Uzmanlık eğitimini ileri seviyelere taşıdı.
Yaşamına öğrendiklerini önce uygulamaya sonra da talep edenlere aktarmaya çalışarak devam ediyor. Kurumsal iş hayatının yanında Karma Yoga İzmit’te Yoga dersleri vermeye devam etmektedir.

Ezgi Lakşmi Özdemir

2007 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden tam burslu olarak mezun oldu. Hayatla ilgili mana arayışı ve sorgulamaları nedeniyle yolda bir tavsiyeye kulak vererek yoga ile tanıştı ve zamanla bir yaşam biçimi haline geldi. Yoganın fiziksel pozlardan ibaret olmadığı bilinciyle, felsefi alt yapısında da derinleşmeye karar verdi ve 2018 yılında Hara Yoga bünyesinde 250 saatlik Sivananda Yoga Eğitmenlik Eğitimini tamamladı. Ardından Hamsa Saraswati ile Vedanta felsefesi ve Hamak Yogası eğitimlerini aldı. Yoga felsefesinde derinleştikçe taşlar yerine oturmaya ve aradığının dışarıda değil kendinde olduğunu fark etmeye başladı. 2019 yılında Hindistan’a giderek Rishikesh’te Yoga Nitekan Ashram ve Kerala’da Sivananda Yoga Vidya Peetham’da kalarak yoga asana ve meditasyon derslerine, Rishikesh’te Mooji’nin hakikat sohbetlerine katıldı. 2020 yılında Damla Dönmez ile yoga öğretisinin zihnin yapısı, nasıl çalıştığı ve meditasyonun inceliklerine dair en önemli eserlerinden olan Patanjali Yoga Sutralar üzerine 4 ay süren derin bir kursa katıldı. Bu kursa hazırlık olarak Damla Dönmez ile Temel Yoga Felsefesi Kursunu ve Sanskrit diline giriş kurslarını tamamladı. 2020 yılında Damla Dönmez ile yoga felsefesinin temel metinlerinden olan Bhagavad Gita eğitimini aldı. 2020 yılında Damla Dönmez ile “Tasavvuf ve Yoga” isimli kursa katılarak hakikat arayışının kadim öğretilerde nasıl paralellikte olduğunu, “Gerçek Tek, Yollar Çok” olduğunu öğrendi. 2021 – 2022 yılında Damla Dönmez ile 9 ay 16 gün süren 380 saat İleri Seviye Yoga Eğitmenlik Eğitimini tamamladı. Yogayı bir yaşam tarzı haline getiren bir yoga yolcusu olarak halen düzenli yoga ve meditasyon uygulaması, Damla Dönmez rehberliğinde çalışmaları devam etmektedir. Lakşmi, başka hayatlara olabildiğince dokunmak ve hizmet etmek istemektedir.

Erdem Korkmaz

Kendini, çevresini, dünyayı ve evreni anlamak için sorular sorarak ve bu soruların yanıtlarını aramaya çalışarak çeşitli fiziksel ve içsel yollardan, yolculuklardan geçti. Yogayla tanıştığı 2016 yılından itibaren, pek çok yanıtın aslında ‘orada, içeride’ olduğunu ve bunu keşfetme yolculuğunda yoganın değerli bir araç olduğunu sezmeye ve deneyimlemeye başladı. Yoga yolculuğunda derinleşmek amacıyla arayışta olduğu sırada yolunun kesiştiği öğretmeni Damla Dönmez ile 2019 yılına Temel Uzmanlık ve 2021 yılında İleri Seviye Uzmanlık Eğitimlerini tamamladı. Hatha Yoga, anatomi, fizyoloji, yoganın kökleri, tarihi, felsefesi, tasavvufla ilişkisi ve meditasyon üzerine eğitimler aldı ve almaya devam ediyor. Yoga ve Vedanta üzerine Yoga Sutralar, Bhagavad Gita ve Upanişadlar gibi temel eserlerin teorik okumaları, olmazsa olmaz pratiklerle birlikte pekiştirerek içselleştirmeye ve derinleştirmeye çalışıyor. Yaşam boyu yolculuk olarak tanımlayabileceği yoganın bilgisini hayatına yerleştirmeye ve öğrendiklerini bu yolu yürümeye istek duyanlarla paylaşma niyetindedir.

Çiğdem Altunok

1999 Deniz Harp Okulu Elektrik/Elektronik Mühendisliğinden mezun oldu. Bir yıl kadar askeri gemilerde çalıştıktan sonra (hayalindeki işin bu olmadığını keşfederek) sivil hayata geçiş yaptı. Elektrik Mühendisliği bölümünde Yüksek Lisansını tamamlayarak 16 yıl kadar özel sektörde çalıştı. 2017 yılında, iki çocuklu iş hayatı sırasında Gülşah Parlak sayesinde yogayla tanıştı ve sonrasında hayatında hep yoga yer aldı. Damla Dönmez ile 200 saat Eğitmenlik Eğitimini 2018 yılında, 380 saat İleri Seviye Eğitmenlik Eğitimini 2021 yılında tamamladı.
Şu an eşinin işi dolayısıyla Dalaman’da, aktif iş yaşamına uzak, çocuklarına ve yogaya yakın, mutlu mesut yaşamaktadır.

Bilge Maitrī Aykut

İzmir Ekonomi Üniversitesi Lojistik Yönetimi Bölümünden mezun oldu. 2020 yılında Damla Dönmez İle 200 saat Temel Yoga Uzmanlık Eğitimi, 2022’de 380 saat İleri Seviye Yoga Uzmanlık Eğitimini tamamladı. 2021 yılında Feride Mehdizade ile Yüz Yogası Eğitimini gerçekleştirirken aynı sene Hara Yoga’dan Hamak Yogası Eğitmenlik eğitimini aldı. Mandala sanatına olan ilgisi ile Aslıhan Aksun rehberliğinde meditasyonun bir başka yolunu da deneyimleme ve deneyimletebilme fırsatını yakaladı. Ses şifasına olan merakı sayesinde Cenk Güçbilmez ile yolları kesişti ve Ses Meditasyonu uygulatıcılığı yaşamında yer buldu. Halen devam etmekte olduğu Vedik Astroloji eğitimi ile Yoga felsefesini yaşam biçimine dönüştürmenin heyecanı devam ediyor. Her zaman öğrenmenin, öğretmenin ve şifanın taşıyıcısı olma gayesi ile bütüne hizmet yolunda çalışmaya niyet ediyor.

Berivan Şakti Çelik Uğur

2015 yılında Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümünden mezun oldu. 2018 yılında Yoga ile tanıştıktan sonra 2019’da ilk Temel Yoga Uzmanlık Eğitimini aldı. Pandemi döneminde Damla Dönmez’in ışığında Bhagavad Gita dersleri ile derin bir dönüşüm sürecinden geçti. Uzun tefekkürler içerisinde Yoga yapmaktan ziyade Yoga olma çabasını bırakmamak adına bu yolda olmaya niyet etti. 2020 yılında ikinci eğitmenlik eğitimini Damla Dönmez ile 200 Saat Temel Yoga Uzmanlık Programı ile yeniden aldı ve ardından 2022’de yine Damla Dönmez rehberliğinde 380 Saat İleri Seviye Uzmanlık programını tamamladı. Doğuştan gelen skolyoz rahatsızlığı vesilesiyle girdiği Yoga yolunda bedeni ile tanışıp uyumlanırken aynı zamanda içsel barışına yönelik eylemler ve zihinsel dönüşümler içerisinde olmaya devam etme gayesindedir. Yoga olma yolunda kendi deneyimlerini ve bu kadim öğretiyi de paylaşmak niyetindedir.

Ayşegül Ertan

Ayşegül ERTAN, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Anestezi ve Reanimasyon uzmanı olup, Adli Tıp alanında doktora yaptı. Kamu Hastaneleri, Artı (Sağlık, Çevre, Kalite) Danışmanlık Şirketi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ve Okan Üniversitesi Sağlık Bilimleri SHMYO’da öğretim üyesi olarak farklı dönemlerde hizmet verdi. Ayşe Nilgün Arıt’tan Temel ve İleri Şaman Eğitim Kursunu, Judith Malika Liberman’dan İçten Anlat ve Zihninden Çık, Bedeninle Anlat atölye çalışmalarını tamamladı. Aslıhan Aksun’dan Mandala Eğitmenlik Eğitimi, Efe Elmas’tan Masal ve Sembol Dili Eğitimi aldı. Damla Dönmez ile 200 Saat Temel Yoga Eğitmenlik Eğitimi ve 380 Saat İleri Seviye Uzmanlık Eğitimini tamamladı. Yüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesinde “Bedenden Düşünceye Yaşam Hikayemiz” dersini vermekte olup, medikal yoga, nefes çalışmaları yanında, Sivil Toplum Örgütleri, üniversiteler ve kurumsal şirketlere “Koruyucu Sağlık Hizmetleri” alanında eğitimler vermeye devam etmektedir.

Ayşe Dönmez

Kendini arayış yolculuğunda diyabet, tansiyon, endişe ve kaygı gibi sağlık sorunları yaşarken yogayla karşılaştı. Beslenme şeklini değiştirerek kronik pek çok rahatsızlığının, kalp, tansiyon, vs. gibi ilaçlarını bıraktı. Bizatihi kendi üzerinde gördüğü şifayı insanlarla paylaşmak için Damla Dönmez ile 2018 yılında 200 Saatlik Temel Yoga Uzmanlık Eğitimini tamamladı. Annelik tecrübesinden de faydalanarak yaptığı yemeklerle insanlarla besin yoluyla şifayı paylaşmak ve hizmet etmek için Güneş & Ay Yoga Okulu bünyesinde eğitimler vermekte, paylaşımlarda bulunmaktadır.